29 Kasım 2011 Salı

Google+ öldü mü...


Google+ öldü mü...


Twitter’da ne zaman adı uzun süreden beri duyulmayan birisi trending topic alanında belirse bir çok kullanıcı “eyvah yoksa öldü mü?” diye ilginç bir tepki veriyor.

Son günlerde sağda solda Google+ üzerinde bir sürü yazı çıkmaya başlayınca ben de biraz aynı tepkiyi verdim, “eyvah, yoksa Google+ öldü mü?”

The next web’de çıkan yazıyı, ya da takip ettiğim bloglardan the social media examiner’daki röportajı ve çok yakın zamanda PR News Online’da paylaşılan haberi bunlara örnek gösterebilirim mesela...

Evet Google+ la ilgili bir şeyler dönüyor, ama ne?

Hikayeyi biraz geri sarıp, oradan anlatalım:


Google hizmetlerinin önlenemez yükselişi
Google arama motorunda gösterdiği büyük başarıyı kısa zamanda Gmail’le bambaşka bir boyuta taşımıştı hatırlarsanız.

O zamana kadar birbirini taklit eden mail sitelerinin aksine yenilikçiydi, hızlıydı, farklıydı ve bu nedenle de kısa zamanda ciddi bir kullanıcı tabanı oluşturdu. Gmaili diğerleri takip etti, kısa zamanda Google çok farklı, faydalı ve kullanıcı dostu uygulamalarla internet ortamının hakim oyuncularından biri haline geldi.

Ben Gmail ilk hayata geçerken davetiyeleri alan kişilerden biriyim ve girer girmez farkı görmüş, mail adresi kadar önemli bir alan olmasına rağmen iletişimimi ona taşımış ve bir çok arkadaşıma da önermiştim.

Bugüne dönersek, yine kişisel tecrübem çerçevesinde, Google+ için ise aynı şeyleri söyleyemiyorum.

Aksine Google+’da bu sefer başarıya ulaşamayacaklarını düşünüyorum, en azından beklenen açılardan...


Zor dostum zor
Google+ hakim oyunculara ek olarak büyük bir yenilik içermiyor, içerdiği kısmi yenilikler de çok kolay bir şekilde mesela facebook tarafından eklenebiliyor, bu nedenle de zaten facebook, twitter, linkedin gibi mecralara farklı amaçlarla giren kişiler için ek bir çaba, zaman ayırmayı gerektirecek bir çekicilik sunamıyor diye düşünüyorum. 

Google+ sosyal medyayı neredeyse baştan yaratan facebook gibi sıfırdan başlamadı, çok geniş bir sosyal medya alışkanlıkları dünyasına doğdu... Bu nedenle üye sayısı artıyor, ancak etkileşim sayıları için aynı şeyi söylemek mümkün değil, Google da bunun farkında, ve... kanımca... panikte... Bu nedenle TV reklamı vermek gibi sosyal medya ruhu için –bence- komik yöntemleri bile düşünüyorlar...

Bu nedenle, bazıları biraz da “sponsored” gibi duran pro-Google+ yazılarına çok ama çok temkinli yaklaşmakta fayda var gibime geliyor. Yani, en önemli ve hayati özellik olarak “yakında Google+’da yapılan yorumlar google arama sonuçlarında çıkacak” gibi bir içerikli yazılara açıkçası ben hayretle bakıyorum.

Bir taraftan Facebook’ta kullanıcılar benzer bir özelliğin açılmasını panikle karşılarken, Google+’ı övmek için bunu kullanmak, sosyal medya kullanıcısı ruhunu pek de tanımıyor olmayı gerektirir gibime geliyor, öyle değil mi? Yani bu özellik mesela benim için Google+ kullanmayı artırma değil, kullanmayı bırakma sebebidir...

Peki o zaman Google+ ne olacak?

Bence, eğer çok ilginç yeni bir bomba patlatmadığı sürece yeni bir “Buzz” vakası olacak, ve en fazla, tüm Google özelliklerini ortak bir kumanda masasında toplayan bir platform olarak kalacak, o şekilde faydalanacağız.

Sonraki adım ne olacak?
O sosyal medya bombası ne olabilir diye biraz kafa yorarsak...

Ne bu konunun uzmanıyım, ne de fütüristim... Sosyal medya’daki bir sonraki büyük adımı keşfedilebeceğimi da düşünmüyorum ama yine de sosyal medyada bir sonraki jenerasyon başarının iki şekilde gelme ihtimali olduğunu “hissediyorum”:

1)Çevresel uyumlanma:

Sosyal medyanın gelişmesindeki en önemli oyunculardan biri mobil araçların gelişimi oldu. Ancak, telefon ve bilgisayar gibi iletişim araçlarının dışında pek bir araç henüz bu sisteme dahil değil. Örneğin android işletim sistemi gibi bi uygulamanın, bir protokolün arabalar, motosikletler,  televizyonlar, radyolar, buzdolapları gibi insan hayatının vazgeçilmez araçlarına hükmedebildiğini, etkileşime girdiğini ve yeni bir sosyal medya aplikasyonunun bunu altyapıya döndürdüğünü düşünün. Ki böyle bir yenilik, bu cihazların da evrimine yol açacaktır...

2)İletişim uyumlanması:

Facebook ve Twitter’ın emailleşme ve iletişim trafiğinden ciddi  pay kaptığını düşünüyor musunuz?  Yine kişisel gözlemlerim, bir zamanların email gruplarının, forumlarının, mail forwardlarının, email alış verişlerinin yerini sosyal medyanın almaya başladığını düşündürüyor.

İnsanların birbirine telefon açmak, hatta sms göndermek yerine twit attığına bir çoğunuz da tanık oluyorsunuzdur... Ancak, şu anda tüm mailbox geliştirmelerine rağmen, hiç bir mecra, Outlook benzeri bir iletişim yönetim, endeksleme, saklama becerisi sunamıyor.

Email, sms, hatta ses iletişim yönetimini bir outlook seviyesinde yönetebilen, bunu hem kişisel hem de gruplandırma ile götürebilen sosyal medya aracı ciddi ilgi görecektir diye düşünüyorum.

Yeni Göçler
Eskiden insanlar coğrafyalardan göç ederdi, 2000’lerin dünyasında ise sosyal mecralardan göç ediliyor. Örneğin şu anda unutulmuş olan Yonja, Facebook ilk çıktığından anormal popülerdi ancak herkes bir anda Facebook’a göç edince bomboş kaldı... Google+ ‘ın benzer bir göç yaratması ancak benim saydığım gibi, ya da bambaşka bir parlak fikir ve öneriyle mümkün olabilir...

Sonuç olarak Google+ öldü mü? Ölecek mi?

Google gibi bir devin büyük bir iddia ile yarattığı koca bir mecranın ölebileceği fikri bir çok kişi için zorlayıcı bir düşünce olabilir, o nedenle eskilerden gelen bir tonla onlara tercüman olalım:


“Google+ öldü mü...

Issiz acun kaldı mı...

Facebook öcün aldı mı...

Şimdi yürek yırtılır..”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder