15 Ekim 2011 Cumartesi

Gerçek Hayat Ne Zaman "Offline" Oldu ?


Bütün proje tartışmalarının, uygulama fikir alışverişinin arasında bir gün ansızın bir örnek anlattı bir arkadaşımız:

İyi bir uygulama örneğiydi ve ödüller bile kazanmıştı : Ürünle ilgili bir blog, o bloga ürünün hayattaki yerine dair gelen yazılar, daha sonra bu yazıların bir kitapta toplanması ve bloga yazı gönderen tüm yazarlarla birlikte bir kutlama partisi.

“Olayı "online"dan “offline"na taşımışlar” dedi arkadaşımız... Diğeri onu onayladı...

Sosyal medya tarafını "online" olarak tanımlarken, kitap hazırlanmasını, basılmasını ve sonraki partiyi “offline” olarak tanımlıyorlardı.

Vay canına dedim, bildiğimiz gerçek hayat ne zaman “offline” oldu ?

Şu işe bak... Selülöz ve mürekkep kokusu ile parmaklarınızın kıvrımları arasında dolanarak içindekileri fısıldayan gerçek sayfaları gururla taşıyan bir kitapla, haki yeşil bir pardesüyü üzerinize geçirip, belki de yaklaşan yeni bir kışın soğuğunu taşıyan rüzgarlı sokakların sizi ona taşıdığı bir kutlama gecesi, onun kalabalığı, sesleri, insanları, neşesi, hüznü, müziği... Bunlar artık “offline” mı olmuştu?

Nostalji ve romantizmin büyülü ve huzur veren pelerini altına saklanmadan ve taze bir alan olan sosyal mecraları tanımlamak için kullanılan “online” ifadesinin diğer eski mecraları ve hatta gerçek hayat tecrübelerini tanımlamak için mihenk noktası haline gelmesi üzerinde çok da durmadan ahval-i gidişata başka pencerelerden de bakalım:

1)    İstatistik penceresi  :



Dünya çapında yapılmış bu araştırmaya göre 1 milyar insan sosyal mecraları kullanıyor, 400 milyonu her gün giriyor ve ortalama kullanma süresi 37 dakika!


Nielsen tarafından Amerika’da yapılmış bu araştırma da, her 5 internet kullancısından 4’ünün mutlaka sosyal medyayı kullandığını gösteriyor. Önemli bir bilgi de, bilgisayarların yanısıra mobil cihazlardan girişlerin bir yılda %30 artmış olması! Yani sokakta kullanım da her geçen gün artıyor!

2)    Trendler ve uygulamalar penceresi :

-       Bir çok kuruluş internet sayfası adresi yerine facebook adresi vermeye başladı.
-       Microsoft, CRM uygulamasına yaptığı bir eklenti ile facebook üzerinden birebir müşteri iletişimine imkan tanıdı.
-       Email grupları ve hatta emailin yerini karşılıklı tweetlere bırakmaya başladığı örnekler görülüyor.
-       TV programları, gazeteciler, radyo programcıları, interaksiyon için twitterı ana araç olarak kullanmaya başladı.
-       Mesela #gamification, advergame konusu için apayrı bir başlık gerekir.  (Bakın ben bile konuyu twitter hashtagı ile yazdım. Bunu twitterda takip edebilirsiniz).
-       Aşağıdaki gibi pluginler, belirli konular hakkında oluşan tüm konuları takip için entegre bir araç olarak kullanılabiliyor.


Çok iyi biliyorsunuz, bu liste çok uzatılabilir. Ancak sadede gelelim :

Mirc, ICQ, Yonja, MSN, Facebook, Twitter, Google+, blogger, youtube vesaire sosyal mecraların evrimi, mobil cihazların ve cep telefonlarının iyice gelişmesi ile yepyeni bir aşamaya gelmiştir ve artık bu geldiğimiz noktada, bunlar gerçek hayatın ayrılmaz birer parçası olmuşlardır. Eğer gerçek hayat tecrübelerine “offline” diyorsak, ve artık elektronik iletişim mecraları bu hayatın tam göbeğinde yerini ayrılmaz bir şekilde almışsa, bunlar da “offline” değil midir ? Mesela bu yazıyı print edilmiş bir a4 sayfası üzerinde okumanız neden “offline”, iphone ekranında okumanız neden online’dır?

Bu soruların içinden çıkılması zor, bu nedenle kurumların her türlü iletişim düşüncesinde,"online" ve “offline” gibi iki ayrı kavram içinde boğulmadan “günümüzdeki gerçek hayatın” ne olduğunu iyi kavraması ve ona göre bu düşünceleri şekillendirmesi gerekir.

Biz de Trafikte Sorumluluk Hareketi’nin son filmi #gözyumma’da bu şekillendirmeyi yapmaya çalıştık.

TV’lerde yayınlanan ve http://on.fb.me/oLvtoy adresinde izleyebileceğiniz filmimiz insanların çevresindeki sorunlara göz yummaması gerektiğini söylüyor. Bu filmin sonuna eklediğimiz bir twitter hashtagi ile twitter kullanıcılarını bu filmi izlemenin ötesinde, bu konu ile ilgili interaksiyona girmeye, #gözyumma konusu üzerine düşünmeye ve yazmaya davet ettik.





Böylelikle bir reklam filmi, bir gerçek hayat tecrübesi yaratmaya ön ayak oldu ve bunu da sanal bir ortam üzerinden yapmayı denedi. Burada neyin online, neyin “offline” olduğunun artık birbirine girdiği ve seyircinin gündelik hayatına giren toplu bir girişimden bahsediyoruz. Filmin etkisini artıracak ve gerçek hayatın içine sokacak basit bir şeydi yaptığımız ve aldığımız geri dönüşlere bakarak ileride bunun çok kullanacağını söyleyebiliriz.


                               



Son sözü söyleyelim : Gerçek hayat hiç bir zaman "offline" olmaz!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder